DİSİPLİN KURULU KARARLARI
Tarih: 9.01.2015 | Okunma Sayısı: 4161
 
DİSİPLİN KURULU
KARARLARI
                                                                       
Şikâyetli avukat hakkında Adli Yardım Bürosunca … 3. Aile Mahkemesi’nin 2009/933 Esasında görülmekte olan davada D.G. vekili olmak üzere 15.10.2009 gün ve 2009/1229 sayılı yazı ile görevlendirildiği, Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 18. maddesine göre Adli Yar¬dım Bürosu’nca görevlendirilen avukatın üstlendiği işi kendisinin takip etmesinin gerektiği, yetki belgesi dü¬zenleyerek başka bir avukata yetki veremeyeceği halde görevli olduğu … 3. Aile Mahkemesi’nin 2009/933 esas sayılı dosyasında yetki belgesi düzenleyerek duruşma¬lara Avukat F.M.’nin girmesini sağladığı ve bu nedenle 1136 sayılı Yasanın 34. maddesi ile Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 18. maddesine aykırı davrandığı iddi¬ası ile açılan disiplin kovuşturması sonucu eylem sabit görülerek kınama cezası verilmesine karar verilmiştir.

Şikâyetli avukat önceki savunmaları, Kurulumuza sunduğu “disiplin cezası verilmesine yer olmadığına” ilişkin kararın onanması istemli dilekçe ve itirazında özetle; Görevlendirme yazısının 24.11.2009 tarihinde kendisine ulaştığını, oysa Avukat F.M.’nin yetki belgesi ile 20.10.2009 tarihli duruşmaya katıldığını, iddia edi¬len suçun doğumundan sonra tebliğ ve tebellüğ edilmiş olması, görevlendirme yazısının içeriğinden açıkça tev¬kil yasağından bahsedilmemiş olması, tevkil etmenin Avukatlık Kanunu ile avukatlara verilmiş bir hak oldu¬ğu ve bu hakkın bir yönetmelikle kısıtlanamayacağı, vekil edenin verdiği vekâletnamede de bu hakkı ve yet¬kiyi açıkça tarafımıza vermiş olması nedeniyle disiplin suçunun oluşmayacağını, Avukatlık Kanunu Yönetmeli¬ği’nin 18.maddesinin 4.fıkrasında dile getirilen hükmün hâlihazırda yürürlükte olmayan bir kanun olan 1412 sayılı kanuna dayandırılmakta olduğunu, buna dayalı olarak kınama cezası verilmesinin hukuka aykırı oldu¬ğunu, müvekkilin kendisini ve o tarih itibariyle yanında sigortalı çalışan avukatları vekil tayin ettiğini ve kendi¬sinin dışında başka bir avukat ile de temsil edilme zımni iradesini taşıdığını, kendisine başkalarını tevkil yetki¬sinin de vekâletnamede tanındığını, &S230; Barosu disiplin kurulunun disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verdiğini, itirazdan sonra verdiği kararında kına¬ma cezası verildiği, aynı olay hakkında iki farklı karar verildiği, ilk kararda haklılığını tam olarak savunurken ikincisinde bunun tam zıttına karar verilmesinin huku¬ka aykırılık teşkil ettiğini savunmuş bu nedenle kınama cezasının kaldırılarak disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
 
İncelenen dosya kapsamından; &S230; 3.Aile Mahkemesi’nin 2009/933 Esas sayılı dosyası ile görülen boşanma da¬vasının davacı Ö.G. vekili Av. Ç.T. tarafından 27.07.2009 tarihinde açıldığı,
 
Şikâyetli avukata &S230; Barosu Adli Yardım Bürosu tarafın¬dan 15.10.2009 tarih, 2009/1229 sayılı yazıyla D.G.’e &S230; 3. Aile Mahkemesi’nin 2009/933 Esas sayılı devam eden boşanma davası için görevlendirildiğinin bildirildiği,
 
Şikâyetli avukatın ve şikâyetli avukat yanında çalışan Av. N.T.A., Av. E.A., Av. O.Ş.’nin davalı D.G. tarafından &S230; 10. Noterliği’nin 16.10.2009 tarih, 038403 yevmiye nu¬maralı vekâletnamesi ile vekil tayin edildiği, şikâyetli avukat tarafından anılan vekâletnameye dayanılarak yetki belgesi düzenlemek suretiyle Av. F.M., Av. N.T., Av. O.Ş., Av. E.A., Av. K.Ç.’ı yetkili kıldığı,
Yine başka bir yetki belgesi ile şikâyetli avukat, Av. N.T.A. ve Av. E.A. tarafından Av. O.Ş.’nin anılan vekâlet¬nameye dayanılarak yetkili kılındığı,İlk celsenin 28.07.2009 tarihinde yapıldığı, 20.10.2009 tarihli ikinci celse, 21.01.2010 tarihli üçüncü celseye davalı vekili olarak Av. F.M.’nin katıldığı, 30.03.2010 tarihli 4. celseye Av. O.Ş.’in katıldığı, 17.06.2010 tarihli karar celsesine Av. F.M.’nin katıldığı, Mahkeme’ce 17.06.2010 tarih, 2009/933 Esas ve 2010/879 Karar sayılı kararla davanın kabulüne karar verildiği, kararın davacı vekilleri ile davalı vekili şikâyetli avukat tarafın¬dan temyiz edildiği, temyiz sonucunda Yargıtay 2. Hu¬kuk Dairesi’nin 31.10.2011 tarih, 2010/16813 Esas ve 2011/17761 Karar sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verildiği, davalı vekili Av. F.M. tarafından tashihi karar talebinde bulunulduğu, Yargıtay 2. Hukuk Daire¬si’nin 08.03.2012 tarih, 2012/3254 Esas ve 2012/5886 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği,Disiplin sicil özetinde 08.08.2010 tarihinde kesinleşmiş bir adet uyarma, 13.07.2012 tarihinde kesinleşmiş bir adet kınama cezasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
 
Avukatlık Yasasının 34. maddesi “ Avukatlar, yüklen¬dikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şe¬kilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belir¬lenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler ”
 
Avukatlık Yasası Yönetmeliği’nin 18/son fıkrası “Baro tarafından 01.04.1992 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Mu¬hakemeleri Usulü Kanunu ve adli yardımdan görevlen¬dirilen avukat, görevlendirildiği işle ilgili olarak başka bir avukata yetki veremez, bu konuda yetki ilgili baroya aittir.” hükmünü amirdir.
 
Madde gereği yetkilendirmenin yasal dayanağı yoktur.
 
Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışma¬da görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”
 
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3. maddesi “Avukat mesleki çalışmasını ve kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür”
 
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 4. maddesi “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” hükümlerini amirdir.
 
Avukat öncelikle kendi yasasını ve ilgili yönetmelikleri bilmeli, Yasası etkisiz hale getirecek tutum ve davranış¬lardan özenle kaçınmalıdır.
 
Avukatlar özen ve doğruluk kurallarına göre hareket etmek, kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağla¬yacak biçimde sadakatle davranmak mesleğin itibarını sarsacak her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır.
 
Bu nedenlerle eylemin disiplin suçu olduğuna ilişkin Baro Disiplin Kurulu’nca yapılan hukuksal değerlendir¬me isabetli olmakla itirazın reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
 
Sonuç olarak şikâyetli Avukat M.Y.’nin itirazının reddi ile;
 
1-&S230; Barosu Disiplin Kurulu’nun “Kınama Cezası Ve¬rilmesine” ilişkin 14.02.2014 gün ve 2013/74 Esas, 2014/13 Karar sayılı kararının ONANMASINA,
 
2-Kurulumuz kararın tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemesi’nde dava yolu açık olmak üzere,
 
Katılanların oybirliğiyle karar verildi.
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

25.12.2024
AV. ERÇİN MEVLÜT DÜZGÜN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.