1857 yılında daha iyi iş koşulları için ayaklanan 40.000 dokuma işçisine polisin müdahalesi sonucu, 129 kadının hayatını kaybetmesi üzerinden 50 yıl geçtikten sonra ,1910 yılında Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında Alman Sosyal Demokrat önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
2. Dünya savaşından sonra 1960 ‘lı yıllarda ABD’de de kutlanmaya başlamasının ardından bütün Dünya da hızla benimsendi ve 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da kabul edilmesiyle resmiyet kazanmış oldu.
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü tüm dünyada kadınların eşitlik, kalkınma ve daha huzurlu yaşam özlemlerini ve isteklerini dile getirdikleri birlik ve beraberlik günü olarak kutlanmaktadır.
Kurtuluş Savaşı’nda vatanımızın bağımsızlığı için erkeğiyle cepheden cepheye koşan Türk Kadını, Cumhuriyetimizin kurulmasıyla ve demokrasinin gelişmesiyle eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına kadar her alanda üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirmiş, modern Türkiye’nin simgesi ve Cumhuriyetimizin en büyük teminatı olarak toplumsal yaşamda yerini almıştır.
Devletimizin kurucusu Büyük Önder ATATÜRK, “Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. Kadınlarımız, savaş hayatında, tarım hayatında, maişet hayatında erkeklerimizle, yarım adım geride kalmayarak yürüdüler”, demek suretiyle toplum içinde kadınlarımızın önemine değinmiş ve Türk Kadınına birçok Dünya devletinden önce medeni ve siyasi haklarına kavuşturarak, kadınlara verdiği önemi ve değeri göstermiş, bu konuda dünyanın pek çok gelişmiş ülkesine de ilham kaynağı olmuştur.
Toplumun yarısını oluşturan, huzurlu ve mutlu bir aile yapısının tesis edilmesinde, güçlü bir toplumsal yapının kurulmasında her zaman en önemli rolü oynamış bulunan, tarihimizde de büyük kahramanları dünyaya getirerek tarihin sürecinde büyük değişimlere yol açan, önderlikleriyle tarihimize damgasını vuran kadınlarımız bizim baş tacımızdır.
Kadınlar, yaşamımızda doğumdan ölüme her anında varlıklarıyla onurlandığımız, ihtiyacımız olduğunda desteklerini esirgemeyen, eğiten yetiştiren bizi biz yapma yolunda yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren fedakar, anne olmanın getirdiği büyük kutsallığa sahip olan, sorumluluk sahibi, ailesine yön veren ve gelecek nesilleri yetiştirendir.
Bu vesileyle hayatımızın her anında doğumdan ölüme kadar varlıklarıyla bizleri onurlandıran ihtiyacımız olduğunda desteklerini esirgemeyen bizleri eğiten yetiştiren, ayaklarının altına cennet serilen, sıcak aile yuvalarını sevgisiyle tesis eden, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren tüm fedakar kadınlarımız ile tüm annelerimizin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü şahsım ve Aksaray Barosu adına kutluyor, kadına yönelik şiddetin son bulmasını ümit ediyorum.
Saygı ve sevgilerimi sunarım.