2012-2013 ADLİ YIL AÇILIŞ TÖREN KONUŞMASI
Tarih: 3.09.2012 | Okunma Sayısı: 2676

Sayın Valim,

Sayın Belediye Başkanım

Sayın Garnizon Komutan Vekilim

Sayın Başsavcım,

Sayın Adalet Komisyonu Başkanım,

Aksaray ve Yargı çevresi Adliyelerinin değerli hakim ve savcıları,

Aksaray Barosunun onurlu avukatları ,

Adalet çalışanları,

Basınımızın çok kıymetli temsilcileri, değerli konuklar,

 

2012–2013 Adalet Yılı açılışı münasebeti ile düzenlenen toplantıya onur verdiğiniz için hepinize candan teşekkürlerimi sunuyor her birinizi şahsım ve Aksaray Barosu adına saygı ile selamlıyorum.

 

          Sözlerime, son günlerde kadın, çocuk,sivil, asker demeden hiçbir ayrım gözetmeksizin Ramazan ayında ve Bayramlarda dahi milli birlik ve beraberliğimize yönelik saldırılarını sürdüren terörü ve demokrasiyi sütre edinmiş , teröre el vermiş sinsi destekçilerini kınayarak ve bir kez daha lanetleyerek başlamak istiyorum. Bu vesile ile vatan toprakları uğruna can vermiş aziz şehitlerimizi saygı,minnet ve rahmetle anıyor, kahraman gazilerimizi sağlık ve esenlik dileklerimle selamlıyorum. İnanıyorum ki yüce Türk Milleti birlik ve beraberlik şuuru ile bu zihniyete en güzel cevabı verecektir.

 

Ayrıca geçen adalet yılından bu yana aramızdan ebediyen ayrılan değerli meslektaşlarımızı, hakim ve savcılarımızı ve diğer yargı mensuplarını da   saygı ve rahmetle anıyorum. Adalet yolundaki hizmetleri unutulmayacaktır.

           

Yakın zamanda Aksaray’ımıza atanarak görevine başlayan Valimiz sayın Selami Altınok’a , Aksaray Adliyesinde görevlerine başlayan adalet Komisyonu Başkanımız Sayın Ertuğrul Ayar’a , değerli hakim ve savcılarımıza, yemin ederek aramıza katılan değerli avukatlarımıza ve adli personele hayırlı olsun der yeni görevlerinde başarılar dilerim.

 

Adalet yılı açılışları kimi zaman siyasal konuşmalara sahne olmuş ise de bizce yargı dünyasının bir araya geldiği , yargı faaliyetleri konusunda konuşma fırsatının yakalandığı ve kamuoyunun da yargıya dikkatlerinin çekildiği toplantılar olagelmiştir. Bu anlamda şahsım ve mensubu olmaktan onur duyduğum Aksaray Barosu adına görüş ve önerilerimizi paylaşmak isterim.

 

 Devletin temeli adalet, adaletin temeli ise bağımsız ve güçlü savunmadır .       Avukatlar, savunmayı meslek edinmiş aynı zamanda da yasalarla ilgili konularda yol gösteren ,hak ve adalete hizmet eden kişilerdir.  Avukatlar ,hak arama özgürlüğünün kullanılmasında ve korunmasında hukuki yardımda bulunan, bu amaçla bireyin yanında yer alan, bilgisini ve zamanını hak arayan kişi veya kişilere özgüleyen savunma mesleğinin onurlu temsilcileridir. Avukatlar ve Barolar, hukuk devletinin yerleşmesi,  demokrasinin kurumsallaşması, özgürlükler alanının genişlemesi, insan haklarının korunması konularında da çaba harcarlar. Dünyanın hemen her ülkesinde demokrasinin ve özgürlüklerin en yakın dostu ve teminatı avukatlardır.  Avukatlar yargının kurucu unsuru olarak savunma görevini yerine getirerek hukukun üstünlüğüne yaşamsal önemde katkı sunarlar. Kuşkusuz özverili çalışmaları ile insanı ve insani değerleri temel alarak gece gündüz demeden yedi gün yirmi dört saat, bu kutsal görevi her türlü özveriyi göstererek yerine getiren tüm meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum . Türkiye Barolar Birliği ve Türk Avukatları olarak; eksiksiz demokrasiye, insan haklarına, bağımsız yargıya ve hukuk devletine olan inancımız doğrultusunda çalışma ve çabalarımızı sürdürüyoruz.

 

            Devletlerin yaşaması için devlet savunması ne kadar önemli ise adaletin yaşamasında da savunma o kadar önemlidir. Savunmasız devlet esir, savunmasız adalet ise yetimdir. Devleti meşru kılan adalet, adaleti meşru kılan ise savunmadır, savunmanın kutsallığı ise hiç şüphesiz tartışılmazdır. Bağımsız savunma, bağımsız yargının; bağımsız yargı hukuk devletinin; hukuk devleti ise insan haklarının, toplumsal barışın ve demokrasinin güvencesidir.

 

Avukatlık bugün bir çile mesleği haline gelse de ,avukatlar asla bu durumdan şikayetçi olmamışlar görevlerinin kutsallığına inanarak adalete hizmette bulunmuşlardır.

 

Geçtiğimiz adalet yılından bugüne yargıdaki iş yükünün azaltılması , yargının etkinliğinin arttırılması ve hızlandırılması amacıyla önemli çalışmalar gerçekleştirilmiş, mevzuatta düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan bu çalışmaları önemli ve gerekli bulduğumuzu , takdirle karşıladığımızı belirtmekle birlikte metodolojisinin uygun bulmadığımızı söylemek isterim. Hukuk literatüründe ve kamuoyunda “yargı paketleri” olarak yerini alan bu yasal düzenlemeler , özellikle Yargıtay ve mahkemelerdeki dosya sayılarını azaltmak,yargının iş yükünün hafifletmek amacı ile yapılmıştır. Bu düzenlemeler sonucu kısmen başarılı da olunmuştur. Yargıtay ve Danıştay’ın daire sayılarının arttırılması, yeni üyelerin atanması ve mevzuattaki değişlikler sonucu Yargıtay da bulunan dosya sayısı %75 oranında azalarak yaklaşık 550.000 e düşürülmüştür. Bununla birlikte yüksek yargıda ilk derece mahkemelerinden gelen dosyalar ile ilgili “bozma” sayılarındaki artış da hakim ve savcılarımızın yeterliliğini ve içtihat hukukuna katkılarını sorgulamamıza neden olmaktadır.

 

Yargının hızlandırılması amacıyla hakim ve savcı sayısı artırmalıdır. Ülkemizde HSYK verilerine göre yüksek mahkemeler dahil toplam 12.040 Hakim ve Savcı görev yapmaktadır.Her 100.000 Kişiye düşen hakim oranı %10 un altında kalmaktadır. Bu oranın Bulgaristan da ve Yunanistan da %25 in üzerinde olduğu düşünüldüğünde etkin yargı ve adalet hizmetinin sağlanması bakımından avukatların da katılımı ile bir an evvel hakim ve savcı sayısı arttırılmalıdır.

 

Yargının kalitesinin sağlanması bakımından ,avukatlık mesleği ile ilgili yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir. YÖK tarafından yeni hukuk fakültelerinin açılmasına izin verilmemesine dair alınmış karar gecikse de olumludur. Son bir yılda yaklaşık 10.000 avukatın yargı dünyasına katıldığı düşünüldüğünde avukatlık staj ve avukatlık mesleğine kabulde sınav zorunlu hale gelmiştir,

 

Bir diğer kaygımız ise kamuoyunda yargıya olan güvenin yeterli düzeyde olmaması ,adalete olan güven duygusunun zayıflamasıdır.

 

Yargıya güven oranı AB komisyonu verilerine göre 2010 yılında %53 iken bu oranın 2012 yılında gerilediği görülmektedir.

 

Son bir yıllık dönemde toplumu yakından ilgilendiren önemli mevzuat değişikliklerine de kısaca değinmek istiyorum.

 

·                    01.Ekim .2011 tarihinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girmiş, usul hükümlerinde düzenleme yapılarak yargının hızlandırılması amaçlanmıştır. HMK gereği çıkarılan Gider Avansı Yönetmeliği ile , dava harç ve masraflarının davanın açılması sırasında peşinen ödenmesi zorunluluğu sonucu adeta dava açılmasının ve dolayısı ile hak arama özgürlüğünün önüne geçilmiştir. Adli Yardım ve Adli Müzaharet taleplerindeki artış bunun önemli göstergesidir.

 

·                    01.Temmuz.2012 tarihinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmiştir.

 

·                    Bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik en önemli düzenleme 7.5.2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve 30.3.2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile kabul edilen ve 23. Eylül 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yolunun açılmasıdır.

 

·                    6291 sayılı Kanun ve 6352 Sayılı Kanunlarla yapılan değişikliklerle tutukluluk ve özel yetkili mahkemeler ile ilgili yapılan düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Özellikle özgürlükleri kısıtlayıcı nitelikteki tutuklama kararlarının somut gerekçelere dayanmasına ilişkin düzenlemeler memnuniyet vericidir.Ancak yasa ile öngörülen “Özgürlük Hakimi” deyiminin terminoloji bakımından doğru olmadığını düşünüyorum.

 

·                     Uyuşmazlıkların yargı dışı yollarla çözülmesi amacı ile 22.Haziran 2012 tarihinde “Arabuluculuk Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Avukatların yoğun çabası ile arabuluculuk faaliyetinin münhasıran avukatlar aracılığı ile yürütülecek olması sevindiricidir. Alternetif çözüm yolu olarak   uzlaşma kurumuna da işlerlik kazandırılması gerekmektedir.

 

·                    Hukuk mahkemelinde Asliye -Sulh Hukuk Mahkemesi ayrımı kaldırılmalı “Hukuk Mahkemesi” adı altında tek mahkemede birleştirilmelidir.

 

·                    Bir diğer önemli çalışma ise halen TBMM ce üzerinde çalışılan ve hazırlanan Anayasa konusunda ise devletin üniter yapısını bozacak mahiyetteki her türlü düzenlemenin yeni anayasada yer almaması gerektiğini düşünüyorum.

 

·                    Yargının kurucu bir unsuru olması nedeniyle Barolar Anayasada mutlaka Yargı Bölümünde yer almalıdır.

 

Yargının sorunlarının uzun uzadıya tartışılacağı yer elbette ki adli yıl açılışları değildir.Ancak önemli gördüğümüz ve toplumu yakından ilgilendiren konulara da tema etmek gereği doğmuştur. Hoşgörünüze sığınarak ve yararlı olacağı inancı ile bir kısmını sizlerle paylaşmaya çalışım. Niyetimiz kesinlikle bir şikayet değil, birer tavsiye ve temenni niteliğindedir. Amacımız iyinin daha iyi olması ve adalete katkıda bulunmaktır.

 

            Bu duygu ve düşüncelerle beni sabırla dinlediğiniz için teşekkürü borç bilir yeni adalet yılının Türk yargı mensupları için başarılı, halkımız için adaletli, toplumumuz için huzurlu, güvenli ve verimli geçmesi dileklerimle sözlerimi bir düşünürün şu sözleri ile sonlandırıyor, saygılar sunuyorum.

 

         “Adalet milletler için daima bir gıdadır; zira adalete doyulmaz”

 

                                                                                                                                                                                                

 Av. Levent BOZKURT
Aksaray Barosu Başkanı
 

 

 

 

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

20.09.2024
AV. FERİT KÖSE
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.